Eskişehir’de devam eden protesto gösterilerinde 22 Mart Cumartesi günü, üzerinde “Bahçeli” yazısına da yer verilen bir tabut dikkat çekmişti.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı İsmail Candemir konu hakkında Eskişehir Nabız’a konuştu, “Milliyetçi Ülkücü Hareketi'nin kırmızı çizgisi Lider Devlet Bahçeli'dir. Uzanan dili koparırız. Dalımızı kıranın ağacını sökeriz” dedi.
Başkan Candemir, “Dişimizi sıkıyoruz, işin açıkçası. Milliyetçi ülkücü hareketin kırmızı çizgisi Lider Devlet Bahçeli'dir. Uzanan dili koparırız. Dalımızı kıranın, ağacını sökeriz. Ama biz bu süreçte sakin kalmaya gayret ediyoruz. Hukuk önünde gerekli girişimlerde bulunduk. Hukukçu arkadaşlarımız partimiz adına Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Emniyet Teşkilatı'nda da olayın takipçisi, o olayın faili kim ya da kimlerse, hangi örgütse hukuk önünde gereken hesabı soracağız. Bundan yana kimsenin kuşkusu, derdi olmasın. Ama bu tip eylemlerle ülkücü hareketi sokağa çekmek isteyenler şunu bilsin ki milliyetçi hareket sokağa inmeyecek. Hukuk önünde hesap soracağız. Herkesle hukuk önünde hesaplaşacağız” dedi.
Bunun savunulacak bir tarafı mı var?
İmamoğlu protestoları hakkında da konuşan Candemir, “Diploma olayı dediğimiz şey nedir? Siz hukuksuz olarak yaklaşık 900 bin insanın hakkını gasp etmişsiniz. Vakıf üniversitesi bile olmayan bir şirket, apartman üniversitesinden İstanbul Üniversitesi'ne geçiş yapmışsınız. Kanunu çiğnemişsiniz, hukuku çiğnemişsiniz, binlerce insanın hakkına girmişsiniz. Bunun savunulacak bir tarafı mı var? Siz sahtecilik yapmışsınız. Bu da iptal edilmiş. Bunun üzerinden nasıl siyaset yapabilirsiniz? Bir insan üniversiteye girebilmek için, hele İstanbul Üniversitesi'ne girebilmek için yıllarca emek veriyor, çalışıyor. Dirsek çürütüyor, dershane şudur budur. Kendi özel hayatından fedakarlıklarda bulunuyor. Ailesi dünya kadar mali yükümlülüğün altına giriyor. Siz hepsini yok sayıyorsunuz. Yaptığınız üç kağıtla yataya geçiş yapıyorsunuz. Nasıl oluyor bu? Tesadüf ya 28 kişi tespit edilmiş o dönem geçen. Hepsi de zengin çocukları. Hiç gariban Anadolu çocukları yok. Ve bunun için gariban Anadolu çocuklarını sokağa döküyorsunuz. Nasıl bir siyaset anlayışı? Öyle bir şeye nasıl alet olursunuz?” sözlerini kullandı.
Ortada siyasi bir şey söz konusu değil
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yaşanan usulsüzlükler, irtikap, rüşvet gibi ya da ihaleye fesat geliştirme gibi olaylarda şikayetler de bulunmuş. Bulunanların da hepsi Cumhuriyet Halk Partili. Dışarıdan kimse de yok. Bunun üzerine savcılık bir soruşturma başlatmış. Yeterli delile ulaştığına kanaat getirmiş, gözaltı kararı almış, dün itibariyle de mahkemeye sevk edildi, tutuklama kararı verildiği için tutuklandı. Bunun üzerinden siyaset yapmaya uğraşıyorsunuz, Türkiye'yi yangın yerine çevirmeye uğraşıyorsunuz, insanları sokağa davet ediyorsunuz. Hırsızlığın, usulsüzlüğün, irtikabın, yolsuzluğun savunucusu mu olacağız? Böyle bir siyaset anlayışı mı var? Ortada siyasi bir şey söz konusu değil. Ortada hukuki bir süreç var. Kamu malının değişik yollarla iç edilmesi problem var. Yoksa da zaten çıkacak. İddianame gizli, şu anda açıklanmadı. Vardır yoktur. Bunu zaman içerisinde bakıp göreceğiz. Hayırdır ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gencecik çocukları sokağa davet edip de polisten karşı karşıya getiriyorsunuz. Biliyorsunuz İstanbul'daki eylemin birinde polisin üzerine asit atılıyor. Hayırdır? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin polisinden bahsediyoruz. Buradaki hepsine özellikle Eskişehir Emniyet Müdürü başta olmak üzere tüm güvenlik görevlerine çok çok teşekkür ediyoruz. Her türlü şeye rağmen çok sabırlı davranarak Ellerinden geldiği kadar sükûnet ile bu işi halletmeye uğraşıyorlar. Ankara'daki gösterilerde polisin üzerine balta fırlatıyorsunuz, şişe fırlatıyorsunuz, taş atıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, hukuk devleti. Hepimiz hukuk karşısında eşitiz. Hiçbirimizin mevkisi, konumu, ne olursa olsun suç, işleme özgürlüğümüz yok. Herkes hukuk önünde hesap vermek zorunda” dedi.