Ekolojik okuryazarlık konuşuldu Ekolojik okuryazarlık konuşuldu

Yaptığı açıklamada milletin iradesine dikkat çeken Başkan Bilik, “Yüz binlerce kişinin eğitim ve çalışma hakkının elinden alındığı, okullara turnike ve ikna odalarının kurulduğu, Cuntanın baskısıyla, Kamunun yanı sıra, özel sektörde de aynı zulümlerin yaşandığı, Millet iradesinin sadece tanklarla değil silahsız kuvvetlerde de ipotek altına alındığı, Ezberletilmiş irtica masallarının kulaktan kulağa yayıldığı Post modern darbenin üzerinden 28 yıl geçti.
28 Şubat sadece takvimde bir yaprak değil. Bu memlekete ve millete açık düşmanlığın karanlık bir sembolüdür. Sincan’da yürüyen tanklar, sadece halkın iradesinin değil, inancımız ve değerlerimizin de üzerinden geçmiştir.
Hayallerimiz, umudumuz, güvenimiz, inancımız yok edilmek istenmiştir. Burada hazır bulunanlar en uzun gecenin 21 Aralık değil 28 Şubat olduğunu bilirler. Öyle ki 28 Şubat’ın çalışma hayatında açtığı derin yaralar bir neslin travmasına dönüşmüştür.
Sadece 1997-2001 yılları arasında kılık kıyafet nedeniyle, 33.271 öğretmen soruşturmaya uğramış, 11.000 öğretmen istifa etmiş, 3.527 öğretmenin görevine son verilmiştir. İrtica gerekçesiyle 210 vali ve kaymakam hakkında rapor tanzim edilmiş; 1.635 TSK personeli irtica suçlamasıyla ihraç edilmiş; yaklaşık 6 milyon insan fişlenmiştir.
Katsayıdan dolayı önü kesilen gençlerin buhar olan üniversite hayallerini, Okula bir daha dönemeyenlerin kaybolan gelecek umutlarını, çoğu devamsızlık altına alındığı için sayıları bile tespit edilemeyen başörtülü kızlarımızın yaşadığı hak ihlallerini düşündüğümüzde, Bu süreçte kayıt altına alınan mağduriyetlerin, gerçekte var olanların çok altında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu çarpık zihniyet, bulduğu her fırsatta, gömüldüğü tabuttan hortlamaktadır. 20 yıl sonra artçı bir saldırı olarak 15 Temmuz darbe girişimini deneyenlerin postalı 28 Şubatçılarınınkiyle aynıdır.
Biz ekme ve ekmek yanında, milli ve manevi değerlerimizin de mücadelesini veren Memur-Sen’li kadınlar olarak, bu zamana dek, Namlusunu millete çevirmiş tüm tankların önünde durduk. Zillete karşı izzetli bir duruşla direndik. Sesimizi yükselttik.
Millet vicdanına tercüman olduk. Bu karanlık emel ve zihniyetlere, bu millet düşmanlarına, bir daha asla izin ve fırsat vermeyecek bilinç ve eylem gücünü daima canlı tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz.
O nedenle geçip giden bir kara dönemin ardından, sadece acı dolu hatıralarımızı canlandırmak için değil, Yeni 28 Şubat’lara direniş kararlılığımızı göstermek için de buradayız. Kalplerimiz özgürce var olduğumuz bu vatanın en muhkem direniş hatlarıdır.
28 Şubat zulmünün, hayatımızın her anında ve alanında yaptığı tahribatı hatırlayıp Unutturmayarak, özellikle genç kuşakların dimağında canlı tutacağız. Sezai Karakoç; “Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.” diyor.
Bizler, zillete boyun eğmeyip geceye yenilmeyerek, umutla günün doğmasını bekleyenler olduk. Birazdan sökecek şafağı birbirimize hatırlatıp teselli bulduk. Gergin uykuların kardan aydınlık sabahlara gebe olduğunu dilimize ezgi yaptık. İnsanlığın hüsranda olduğu bir asırda, hakkı ve sabrı tavsiye ettik.
Gayretimiz sonuç verdi; Bin yıl sürecek denen darbe düzeni, millet iradesine çarptı ve millete ayar vermek isteyenlere, gerçek ayarı bizzat millet verdi.
Artık başörtüsü kadın kamu görevlileri için sorunların birinci sırasında değilse, bu hem kamu otoritesinin iradesi hem de sivil inisiyatiflerin zaferidir. Bu, Konfederasyonumuz öncülüğünde toplanan 12 milyon 300 bin imzanın; Demokrasi yürüyüşlerinin, el ele insan zincirlerinin bir meyvesidir. O karanlık günler artık geride kalmıştır.
Ancak maalesef o karanlık günlerin bir tortusu olarak hâlâ giderilememiş mağduriyetler de devam etmektedir. Memur-Sen olarak bu mağduriyetlerin son bulması için kamu otoritesine her fırsatta çağrımızı yineliyoruz. Bu bağlamda Anayasa’nın 24. maddesinin, "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının kıyafet tercihine ya da başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz.
Hiçbir kadın; dini inancına veya isteğine dayalı olarak tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılmaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz."
Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda, devlet ancak dini inancı sebebiyle tercih ettiği kılık ve kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir. Bu düzenlemeyi talep ettiğimiz bir imza kampanyası başlattık. Bunu da buradan kamuoyuyla paylaşmış olalım.
Adaletin tesisi ve kamu vicdanının rahatlatılması için; 28 Şubat’ta zarar gören herkesin maddi-manevi zararlarının tazmin edilmesini, haklarının tesisini ve itibarlarının iadesini sağlayacak düzenlemelerin ortaya konmasını bekliyoruz. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğimizi bütün kamuoyuna duyuruyor ve tüm halkımızı imza kampanyamız için imzaya davet ediyoruz.” cümlelerini kullandı.
 

Kaynak: Haber Merkezi