Kütahya'da deprem!
Kütahya'da deprem!
İçeriği Görüntüle

Ankara, özellikle İran’daki rejimin çökmesi durumunda yüz binlerce İranlı ve Afgan mültecinin Türkiye’ye yönelmesi ihtimaline karşı hazırlık yapıyor.

Olası mülteci akını ve Ankara’nın stratejisi
The Middle East Eye’dan Ragıp Soylu’nun haberine göre, Türk hükümeti, Eylül 2024’ten bu yana İsrail-İran savaşının geniş çaplı bir çatışmaya dönüşmesi durumunda ortaya çıkabilecek göç senaryolarını değerlendiriyor. Kaynaklar, böyle bir durumda yaklaşık bir milyon İranlının Türkiye sınırına yönelebileceğini tahmin ediyor. Ayrıca, İran’da yaşayan 4,5 milyon Afgan’ın da Türkiye’ye gelme ihtimali endişe yaratıyor.

Suriyeli mültecilerin Türkiye toplumunda yarattığı hassasiyetlerden ders alan hükümet, yeni bir göç dalgasını önlemek için katı bir tutum sergilemeye hazırlanıyor. Yetkililer, acil insani yardıma muhtaç olanlar dışında İranlı mültecilere sınırları kapatmayı planlıyor. İran vatandaşlarının Türkiye’ye vizesiz giriş hakkı devam etse de, sınırda ek güvenlik önlemleri alındı. Türk savunma kaynakları, geçen hafta İran sınırında kontrolsüz bir göç hareketliliği olmadığını ve gerekli askeri hazırlıkların tamamlandığını belirtti.

İran’daki rejim çökerse ne olacak?
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, saldırıların ve propaganda faaliyetlerinin Tahran’daki yönetimi zayıflatmayı veya rejimi değiştirmeyi hedeflediğini açıkça ifade etti. Bu söylem, ABD Başkanı tarafından da desteklendi. Uzmanlar, İran’da rejimin çökmesi durumunda ortaya çıkabilecek kaosun, özellikle üst düzey yetkililer ve elit kesim dahil olmak üzere büyük bir mülteci akınına yol açabileceğini öngörüyor. İran’daki Türkçe konuşan Azerbaycanlıların sınırda toplanması halinde ise Türkiye’de mülteci tartışmalarının yeniden alevlenebileceği belirtiliyor, ancak şu an için böyle bir hareketlilik gözlenmiyor.

İranlı elitlere kapılar açık mı?
İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 2025 itibarıyla 76 bin İranlı Türkiye’de oturma iznine sahip. Son yıllarda 35 bin İranlı, Türkiye’den ev satın aldı veya yatırım yoluyla vatandaşlık elde etti. Aralarında İranlı yetkililer ve askeri personelin de bulunduğu bu kesimin, rejimin çökmesi durumunda Türkiye’ye sığınabileceği düşünülüyor. Örneğin, geçen yıl İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ölümünden sonra İran Meclis Başkanı Ghalibaf’ın İstanbul’da lüks dairelere sahip olduğu iddiaları gündeme gelmişti. Uzmanlar, Türkiye’nin bu tür “zengin ve elit” İranlılara kapıları tamamen kapatmayabileceğini ifade ediyor.

Afgan mülteci endişesi
İran’da yaşayan 4,5 milyon Afgan’ın olası bir savaş durumunda Türkiye’ye yönelmesi, Ankara’nın bir diğer önemli kaygısı. Ancak uzmanlar, şu an için böyle bir hareketlilik olmadığını belirtiyor. Hükümet, bu senaryoya karşı da hazırlıklarını sürdürüyor ve sınır güvenliğini artırmış durumda.

Türkiye’nin önceliği: Göçü kontrol altında tutmak
Ankara, Suriyeli mülteci deneyimini dikkate alarak, yeni bir göç dalgasının sosyal ve ekonomik etkilerini en aza indirmeyi hedefliyor. Hükümet, insani yardıma muhtaç olanlara sınırlı destek sağlama eğiliminde olsa da, geniş çaplı bir mülteci kabulünden kaçınmayı planlıyor. Türk yetkililer, sınır kontrollerini güçlendirmiş ve olası bir krizde hızlı müdahale için askeri ve lojistik hazırlıkları tamamlamış durumda.
İsrail-İran arasındaki savaşın en az iki yıl sürebileceği tahmin edilirken, Türkiye, bölgesel istikrarsızlık ve mülteci akını riskine karşı temkinli bir politika izlemeye devam ediyor. Gelişmeler, hem Türkiye’nin iç politikası hem de bölgesel dinamikler açısından yakından takip ediliyor.

Kaynak: Haber Merkezi