Şehrin Nabzı

Siyaset aslında halkın sorunlarını dinleme, anlamaya çalışma, çözüm üretme ve en nihayetinde insan kazanma sanatı...

Ama maalesef uzun zamandır bu sanatı unutanlarla karşı karşıyayız.

Kibir, ulaşılmazlık, halktan kopukluk; bazı isimlerin gölgesi olmuş durumda.

Oysa bizim artık bu gölgelerden kurtulmaya, güneş gibi içimizi ısıtacak, samimi, dürüst, halkla iç içe siyasetçilere ihtiyacımız var.

Genç, enerjik ama bir o kadar da olgun…

Her kesimle oturup çay içebilecek kadar alçakgönüllü…

Roman vatandaşlarla aynı sofrada eğlenceye katılabilecek, mahcup bir ihtiyarın kapısını çalıp elini öpebilecek siyasetçilere hasretiz.

Eskişehir gibi kültürlü, aydın bir şehirde bile bu profilde siyasetçi yok diyemem ama sayıları çok az...

Oysa bu şehir, kırsal ilçelerindeki yoksul köylerde yaşayan yaşlıların soğuk evlerine de; ESES tribünlerinde umut arayan gençlerin yüreğine de dokunabilecek siyasetçileri hak ediyor.

Lafla değil, icraatla Eskişehirspor’un yanında duracak, destek olacak, bu şehri tanıyan ve bu şehirle büyüyebilecek vizyona sahip insanlar lazım bize...

Çünkü vatandaş artık göstermelik ziyaretlerden, önceden hazırlanmış basın açıklamalarından, etrafında “dokunulmaz” bir duvar ören danışman ordularından sıkıldı.

Kendisini halkın üstünde gören, Eskişehirliler ile sağlıklı bir iletişim kuramayan, eleştiriden korkan, eleştirenin üstünü çizen anlayıştan yorulduk.

Gibi…

Neyse ki umut hep var; değişen sadece jenerasyon değil anlayış da olacak gibi…

Siyaset sahnesinde yer alacak olanlar sadece kürsüde değil, sokakta da halkla yan yana duracak gibi…

Protokolde ağır adımlar atan değil, mahallenin gençleriyle bir araya gelebilecek siyasetçiler çoğalacak gibi...

İş dünyasını bilen, girişimciyi anlayan, yatırımcının sorunlarını bilen ve çözüm olabilecek; şehre katma değer katabilecek vizyoner liderler gelecek gibi...

Kibirle, ulaşılamazlıkla, kapalı kapılar ardındaki siyasetle 10’larca yıl makam işgal etse de insan, bir yere varamıyor gibi...

Samimiyet, tevazu, ulaşılabilirlik; bugünün siyasetçisinin en büyük sermayesi olmalı gibi…

Kısacası, bu şehir yeni bir siyaset dili arıyor gibi…

Daha insani, daha samimi, daha mütevazı bir dil gibi…

Ve sayıları şimdilik az olsa da bu dili konuşacak, bu sorumluluğu taşıyacak yeni nesil siyasetçilere ihtiyacımız gün geçtikçe artıyor gibi...

Günün sözü
90’lar çocuğu olarak Barış Abi’yi yad etmek istedim bugün:

“Diyeceğim o ki kişi yetinmeli
Yaşam dediğin kısacık bir çizgi
Namus, şeref, onur hepsi güzel ama
En önemlisi helal alın teri

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen
Kaz gelen yerden tavuğu esirgemezsen
Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma”