Eskişehir’de son birkaç gündür sadece derin bir sessizlik değil, aynı zamanda kalpleri acıtan yankılar var.

Şehir, bir yanda kaybolan bir hayatın dehşetiyle sarsılırken, diğer yanda gençlerin sesleri, sokaklardan yükseliyor. Bir cinayet, bir protesto, bir takım umut… Her biri Eskişehir’i farklı bir şekilde sarmalarken, kalbinin nereye doğru attığını soruyor insan.

Ve sonra, ormanlık bir alanda, sadece saçları ve kemikleriyle kalan bir kadının öyküsünü duyuyoruz. Talihsiz kadının korkunç bir şekilde hayatını kaybettiği o an, şehirde yankı buluyor.

1 hafta boyunca kayıp olarak aranan kadının, yanmış cesedi… Bu acı, insanın ruhunda sızı bırakıyor. Geceyi yaşayan, gündüzü göremeyen ve sonrasında unutulan bir hayat. İnsan, acıyı dondurur da unutur mu?

Şehrin umudu “Eskişehirspor”

Ve hemen ardından, kırmızı- beyazlı şehrin, sahasında adeta “kırmızı şimşek” gibi çakan umutlarına doğru yelken açıyoruz. Ligin bitimine 2 hafta kala, Eskişehirspor’un oynayacağı maç, sadece bir futbol maçı değil, şehrin kalbinde bir umut ışığı.

Ancak, taraftarlarının gönlünde bu maçın izlediği trajediler, belki de hiçbir skordan daha anlamlı olacak. Kayıplar, zaferler… Her şey, her an yeniden şekillenebilir

Her gün, yeni bir pencere açıyoruz bu şehirde. Bazen o pencereyi hiç görmüyoruz, bazen de ne kadar gözümüzün önünde olduğunu fark etmiyoruz.

Eskişehir, bu hafta bir çığlık attı, belki de bu şehre yeni bir umut doğuracak. Çünkü şehirde yalnızca kaybolan hayatlar değil, aynı zamanda kazanılmaya çalışan bir gelecek var.

Eskişehir bu hafta, bir yanda kaybolan hayatların, bir yanda ise umut ışıklarının sarsıcı izlerini bıraktı. Ama bugün, 23 Nisan, bu şehri ve ülkeyi birleştiren o güçlü bağın hatırlatılması için bir fırsat. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı, halkın gücünün simgesidir. Geçmişten gelen bu güç, bugüne yansıyarak her birimizin içinde yeniden yeşeriyor.

Eksik olan hoşgörü

Eskişehir Nabız olarak kentteki protesto gösterilerini anbean yayınlayarak kent halkına aktarmaya devam ediyoruz.

Bu canlı yayınlar binlerce kişiye ulaşıyor ve toplumsal olayların hızla yayılmasını ve herkesin sesini duyurmasını sağlıyor.

Ancak bu süreçte, izleyicilerin anlık tepkileri bazen kontrolden çıkabiliyor. Özellikle gergin anlarda, yorumlar daha da sertleşebiliyor. Bu tür durumlarda küfür, hakaret ve tehdit içeren mesajlar bir araya geliyor ve izleyiciler arasında gerginlik artabiliyor.

Unutmayalım ki, hepimiz aynı toplumun bireyleriyiz.

Bir görüşün veya düşüncenin karşıtına hakaret etmek, sadece o görüşü değil, tüm toplumu yaralar.

Hoşgörü, saygı ve empati, toplumları birleştiren en önemli değerler. Bu yüzden, tartışmalar ve eleştiriler yaparken, bunları insan onuruna saygı göstererek yapmalıyız.

Bu tür olaylarda gösterilen öfke, sadece olayın içeriğine değil, aynı zamanda bu olayla birlikte toplumsal bağlarımıza da zarar verebilir. Canlı yayınlar, bu bakımdan bize büyük bir fırsat sunuyor: Düşüncelerimizi ifade ederken, empatiyi ve anlayışı öne çıkaralım. Hep birlikte, toplumsal diyalogu daha sağlıklı ve yapıcı bir noktaya taşıyabiliriz.

Bugün, 23 Nisan’da hep birlikte el birliğiyle daha iyi bir toplum, daha güçlü bir ülke için mücadele etme iradesiyle dolmalıyız. Dilerim ki, tıpkı bu hafta yaşadığımız zorluklar gibi, güzel günler de hep birlikte umutla inşa edilsin.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, sadece çocuklarımız için değil, hepimiz için anlamlı bir gün.

Bu ülkenin aydınlık yarınları için adım atmaya devam edelim.